Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam98
Toplam Ziyaret710309
Hippiler ve Yippiler

Yol kenarında çiçek satan genç bir Hippi kız l Oklahoma l ABD l 1973

“Hippi” kelimesi, İngilizce’de “güncel olan”, “modaya uygun” anlamına gelen “hip” kelimesinden türetilmiş. 1950'lerde San Francisco, Los Angeles ve New York gibi metropollerdeki bohem sanatçıları temsil eden, onlara ilham veren “Allen Ginsberg”, “Jack Kerouac” gibi, sıradan anlatı değerlerini, alışılmış yaşam tarzlarını reddeden, geleneklere karşı duran, özgürlükçü düşünce ve ifade tarzını benimseyen entelektüel kimseler, Hippi diye adlandırılmış. 

Hippi terimi daha sonra, büyük ölçüde, o dönem, “San Francisco Chronicle” adlı bir gazetede köşe yazarlığı yapan “Herb Caen”in, köşe yazılarında Hippilere ve yaşam tarzlarına sık yer vermesi sayesinde, 1967 yılından itibaren, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve İngiltere de dahil olmak üzere, diğer tüm ülkelere yayılmış.

Hippi hareketi kısmen, ABD'nin Vietnam Savaşı'na katılmasına ve savaş boyunca işkence, tecavüz ve toplu infaz gibi sayısı belirsiz savaş suçu işlemiş olmasına muhalefet olarak ortaya çıkmış olsa da, “Hippiler”, "Yippiler" olarak bilinen aktivist yandaşlarının aksine, siyasetle pek meşgul olmamışlar, bir küstahlık olarak gördükleri hayatı istedikleri şekilde yaşamayı tercih etmişler.

“Yippiler” (Yippies) olarak adlandırılan “Uluslararası Gençlik Partisi” (YIP), Amerikan gençliği odaklı, savaş karşıtı, radikal ve devrimci bir hareket olarak, 31 Aralık 1967'de kurulmuş. Anti otoriter bir gençlik hareketi olan Yippiler, 1968'de bir domuzu ("Ölümsüz Pigasus") Amerika Birleşik Devletleri Başkanı adayı olarak göstererek, sosyal statükoyla alay etmişler.

‘Yippie'lerin bir akıma üyeliği ya da hiyerarşisi olmamış. Hareket, 31 Aralık 1967'de, New York'taki bir apartman dairesinde yapılan bir toplantıda Abbie HoffmanJerry Rubin, Nancy Kurshan ve Paul Krassner adlı aktivistler tarafından kurulmuş. Kendi anlatımına göre Yippi ismini, Hippi isminden esinlenerek olsa gerek, Paul Krassner icat etmiş. Neden Yippi? diye soranlara; Basın 'Hippi'yi yaratır da, biz 'Yippi’yi yaratamaz mıyız?" demiş.

Bilgi: Hippiler ve Yippiler, Encyclopedia Britannica’dan edinilmiş bilgiler ışığında yazılmış bir tanımlamadır!


kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunım Sayfası

Güzel Sanatlar

SANAT, FELSEFE VE BİLİM YAZILARI

Musa Kâzım Yalım

Hasanoğlan Köy Enstitüsü Mezunu


Köy Enstitülü Musa Kâzım Yalım`ın 11 Aralık 2005´te Cumhuriyet Gazetesi`nde yayınlanan "Güzel Sanatlar İlgi Bekliyor" adlı yazısı...Sanat değeri yüksek bu yazıyı sitemize bahşeden Köy Enstitülü sayın Musa Kâzım Yalım`a teşekkür ederiz! kosektas.net


Güzel Sanatlar İlgi Bekliyor

Anlaşılan o ki, Türkiye'de, güzel sanatlarla ilgili değerlerin değeri, hâlâ kavranamamış durumda. Oysa Rönesans hareketi, resim sanatıyla başlamıştır. Resim sanatıyla doğaya ve onun bir parçası olan insana dönülmüştür. Bundan sonra da doğayı ve insanı araştırıp incelemeyle deneysel metoda geçilmiştir. Bilimin ve tıp biliminin, hızla gelişmesi ve bugüne ulaşması sağlanmıştır. Güzel sanatlar ve bilim, demokrasi ve hoşgörünün kaynağıdır. Güzel sanatların ve bilimin önemsenmediği toplumlarda demokrasi de olamaz. Çağdaş dünyada, demokrasiyi tam anlamıyla uygulayan toplumlar, güzel sanatlara ve deneysel metoda dayalı bilimsel bilgiye borçludur. Güzel sanatlara ve bilime dayandırılmayan demokrasi, göstermelik ve aldatıcıdır. Güzel sanatlar, bilimin, yaratıcılığın ve hümanizmin anasıdır. Güzel sanatlar, insansal duyguların dostu, içgüdüsel duyguların da düşmanıdır. İnsanı insanlaştıran güzel sanatlar ve bilimdir. İnsan hayatta ne kadar bilgilenmiş ve ne kadar güzel sanatlarla ilgilenmişse, o oranda insani değerlere ulaşmıştır. Güzel sanatlar ve resim sanatıyla ilgili olarak, dünya çapındaki büyüklerin görüşleri, güzel sanatlara ve özellikle de resim sanatına çok büyük önem vermemizi zorunlu kılıyor

Büyük sanatçı Leonardo da Vinci, eşi ve benzeri bugüne kadar daha dünyaya gelmemiş, Tanrı tarafından çok yönlü ve ayrıcalıklarla yaratılmış tek insandır. Yüce Tanrı, dünyada hiçbir öke (dâhi) için bu kadar cömert davranmamıştır.

Atatürk 'ün, resim sanatı ve güzel sanatlarla ilgili görüşleri, çağdaş Türk sanatına ve sanatçısına ışık tutacak ve sanatta gidilecek yolu gösteren köklü bir devrim niteliğindedir. Yazar İhsan Akay , Atatürk ile ilgili ''Atatürkçülüğün İlkeleri'' adlı yapıtının 166. ve 167. sayfalarında şöyle diyor:

''...Atatürk'ün, yaşamayı sever, iyimser bir insan olduğunu gördük... Yeryüzüne tutkun bir adam, resim sanatına sırt çeviremezdi. Devrim ateşi içinde resim ve heykel sanatına da ilgi duydu ve izlenmesi gereken yönleri gösterdi. Yeni Türk resmi, İslam geleneğinden uzaklaşıp Batı tarzı ile yoğrulacak, Türk'e özgü olanı renk ve çizgi halinde verme çabası güdecekti...

Yurt gerçeklerinin çizgi ve renkle de bir an önce anlatılmasının özlemini çekiyordu Atatürk. Kendi toplumsal yaşayışını Batı'daki gibi tabloya ve heykele, din geleneği yüzünden aktaramamış olan ülkemiz, Batı'ya yöneliş çağında gerçekleştirmek zorundaydı bu özlemi. Soyut sanat ve başka etkenler biraz köstekledi bu gidişi. Ama bilelim ki zamanı geldiğinde, sanatta da Atatürk'ün çizmiş olduğu yola dönülecektir.''

1 Kasım 1936'da BMM'nin açılış söylevinde yine güzel sanatlar konusuna değinir Atamız: ''Güzel sanatların her şubesi için, kamutayın göstereceği ilgi ve emek, ulusun insanlık ve uygarlık hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir. Bir ulus sanattan ve sanatçıdan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz. Sanatçı, toplumda uzun çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır.''

Atatürk ile Leonardo da Vinci'nin güzel sanatlar ve bilimle ilgili değerlendirmeleri, büyük ve tam bir benzerlikle örtüşmektedir.

Musa Kâzım YALIM
Eğitimci

Cumhuriyet-11.12.2005 Günü 2. Sayfa - Cumhuriyet Gazetesi Arşivi



Yorumlar - Yorum Yaz
Araştırma

Facebook insanı
dar görüşlü yapıyor!
Hüseyin Seyfi

Teknoloji iletişim alanında geliştikçe sosyal ağlar da çoğalıyor. Sosyal ağlar geleneksel düşünme biçimlerini yıkıyor. Gizli ve mahrem kalması özel bilgiler açığa çıkıyor. Olaylar karşısında insanların gösterdikleri tepkiler değişiyor, özellikle gençlerin olaylara karşı gösterdikleri merhamet, acıma, heyecan gibi duygular sosyal ağlar sayesinde alışılmışın dışına çıkıyor. Onları daha bencil kılıyor.

Dijital ortamda insanların olayları kavrayış ve algılayışları farklı.  

Facebook bunlardan biri. Facebook'a günde bir milyardan fazla giriş yapılıyor.

Facebook'un insan üzerindeki etkilerini ortaya koymak bakımından gelişmiş ülkelerde birçok araştırma yapılıyor. Bu araştırma sonuçlarından anlaşıldığına göre, özellikle çocuklar ve gençler üzerinde olumlu olumsuz etkileri, kullanıldığı süreye, kullanım amacına bağlı olarak değişiyor. Uzun süreli kullanımların olumsuz etkilere yol açtığı biliniyor. Video oyunlar ve internet benzeri teknolojileri fazla kullanan çocukların fazla uyuma, obezite, karın ağrıları sorunlarına ek olarak beyin ve sinirsel gelişimi etkilediği ileri sürülüyor. Facebook'ta çok kalan çocuğun eğitim durumu olumsuz etkileniyor. Facebook'ta fazla ilgili insanda narsist davranışlar gözleniyor.

Başka bir araştırmanın  yaşlı ve orta yaş grubu insanların,  geçlerden daha mutlu olduğunu ortaya koyması da benzer sonuca varıyor. Facebook veya Instagram benzeri ağlar insanlarda yalnızlık duygusunu körüklüyor, sanal ortamda kendinde olmayanı başkalarının varlığı ile kıyaslayarak mutsuz oluyor. [Amy Molloy, The Telegraph]

Facebook insanı dar görüşlü yapıyor;

7. Ocak. 2016 tarihli, The Telegraph com' da Victoria Ward imzası ile yayınlanan bir yazıda verilen bir araştırmada, Facebook kullanıcıları kendi inanç ve fikirlerini başkaları ile paylaşarak doğrulayıp pekiştiriyor. İnsan, kendi inanç ve düşüncelerine uyanları arayıp bulmaya meyilli olduğundan, önyargılı, tartışmasız ve tekrar eden dönüşümler içinde kalıyor. The Proceedings National Academy of Sciences 2010- 2014 arası sosyal ağlarla ilgili insanlarla yapılan görüşmeden kullanıcılar, kendi ilgi alanlarında kutuplaşmaları ve ayrımcılığı besleyen,  pekiştiren topluluklarla bir araya gelme ve toplanma eğilimindeler. Çoğunlukla ön yargılı, asılsız, doğruluğu kanıtlanmamış söylentiler, şüpheye ve paronaya kışkırtıcılığına yol açıyor. Bilimsel içeriği olmayan bölük pörçük bilgiler, haberler, hızla sosyal paylaşımcılar arasında yayılıyor ve çoğunlukla kabul ediliyor.

Sosyal ağ kullanımı ve amacı yaşa, çevreye, eğitime ve kültüre bağlı. Suistimallere- kötüye kullanımlara açık bir alan. Doğru kullanıldığında yararları çok.

Internet ağları ceplere kadar girdi. Ülkemizde sosyal ağların kullanımın yaygınlığını belirtmeye bile gerek yok. Bu yüzden konu ile ilgili bilimsel araştırmaların yapılarak kamuoyunun bilinçlendirilmesi zorunlu bir ihtiyaç haline gelmiş durumda.

[Victoria Ward,
The Telegraph
]

Hüseyin Seyfi