Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam86
Toplam Ziyaret815612
Kitap Tanıtım Köşesi


𝐀𝐍𝐀𝐃𝐎𝐋𝐔’𝐃𝐀 𝐃Ö𝐑𝐓 𝐁İ𝐍 𝐘𝐈𝐋𝐈 𝐘𝐀Ş𝐀𝐘𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑
Hüseyin SEYFİ

Başlık, Aralık 2016’da yayımlanmış kitabımın adı. Ankara, Grafiker yayınlarından çıktı. 224 sayfayı kapsıyor. Önemli dağıtım ve satış noktalarında satışa sunulmuş durumda.

Kitaba epeyce emek verdim. Fasılalarla on yıldan fazla çalıştım desem yeridir.
Milat Öncesinden altmış yetmiş yıl öncesine, altmış yetmiş yıl öncesinden de dört bin yıl öncesine tutulan ayna ve aynadan yansıyan fragmanlar. Anılar, gözlemler, belgeler, kaynaklar ve küçük kurgular. Yaşadıklarımız, dinlediklerimiz…

Zamanımızdan yetmiş yıl öncesinin sosyal, politik, ekonomik, kültürel, sağlık, inanç konularının asırlarca yıl öncesi ile karşılaştırma. Benzer ve ayrı yönleri, yani değişenler değişmeyenler. Ritüeller, masallar, mitolojiler, inançlar. Atlar, trenler, kırlangıçlar, yılanlar, inekler, koyunlar kuzular…

Altmışının üstünde her Anadolu insanının ,“Aaa, bu bizim köyde vardı, ya da bu bizim oralara çok benziyor,” diyerek okuyacağı bir kitap.

“İşduşnaya, ‘soyun, seni koyun yününe yatıracağım’ dedi. Puşara’nın giysilerini çıkartmasına yardım etti. Puşara, anadan doğma çırılçıplak soyundu. Açık havada, güneşe karşı koyun yünü ile sarındı sarmalandı, evin arkasına, güney tarafa yattı. Ağustos güneşinin tepeden kızdırmasıyla Puşara, duvar dibinde terledi, acıları hafifledi…”

“O, ne kadar süslenirse süslensin, kral olduğu kadar aynı zamanda önünde baş eğip selam verdiği, ellerini havaya kaldırıp, yalvarıp yakardığı otoritenin, tanrının kulu, kölesi, uşağı olduğunun farkındadır…”

Hüseyin SEYFİ
kosektas.net 22 Yaşında

Bilgisunum sayfamız kosektas.net, bu yıl sonu itibarıyla yirmi ikinci yılını doldurdu. Tam olarak bilmiyoruz ama, bugüne dek her yıl ortalama üç ayrı içerikten oluşan on güncelleme gerçekleştirmiş olsak, bu iki yüz yirmi güncelleme eşliğinde altı yüz altmış kaynak aktarımına eşanlamlıdır ki, çok kısa aralıklarla yaptığımız, genel konular içeren güncellemeler bunun dışında. Bilen biliyor, site düzenlemek, kaynak aramak, bulmak ve sunmak, zaman, özen ve özveri isteyen ve sanıldığı kadar kolay olmayan bir iş. Bu yüzden, bir emek ve özveri ürünüdür kosektas.net.

Biz kosektas.net’i düzenlerken ve güncellerken, safsatalarla değil, bilgiyle donatmaya, bu bağlamda da din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı gözetmemeye büyük özen gösterdik. Yerel konuların yanında sanatsal ve kültürel olay ve olgulara, şair, yazar ve çizer yapıtlarına, kitaplara, dünyamızda olup bitenlere, olabildiğince geniş yer verdik. Bu davranışımızdan ötürü övgü de aldık, tepki de aldık. Ancak daha fazla tepki aldık. Ne zaman ki geneli içeren bir konu işledik, sanatsal veya evrensel bir etkinliğin duyurusunu yaptık, yeni çıkan bir kitabın tanıtımını yaptık, ağırbaşlılarımızla asık suratlılarımızdan tepkiler aldık. 

Tüm bu olup bitenlerden öyle anlaşılıyor ki, Internet ortamında dolaşan büyük bir çoğunluğun sanatsal ve kültürel anlamda bir açlığı yok. kosektas.net gibi bilgi aktarımı yapan sayfaların bu tür açlıkları başkalarına aşılama yetkisi de yok, yeteneği de yok, tüm bunların gereği de yok. Karın açlığı olduğu gibi, sanatsal ve kültürel açlıkların da olabileceği okullarda veya derneklerde öğretilir. Ancak, okullarda evrensel ölçünlerde bir öğretim sunulmadığı ve dernek geleneği de çoktan yok edilip insanlara cemaat tarzı bir yaşam biçimi benimsetildiği için, sanatsal ve kültürel açlıklar edinilecek pınarlar kurutulmuş, yok edilmiştir.

Aslında kültürel ve sanatsal açlıkları olanlar da hiç yok değil. Sayfamızı takip eden başka bir kesim var ki, onları gözardı etmemiz asla düşünülemez. Zaten sitemizin gündem ve içeriğini belirleyen onlar ve onlar sayesinde Internet üzerinden bilgi sunma ötesinde bir işleve sahip kosektas.net. Böylesi önemli yükümlülüğü olan bir sayfanın yüzüstü bırakılması söz konusu olabilir mi? Internet ortamında ciddi anlamda kalıcı olmanın sanıldığı kadar kolay olmadığını çok iyi bildiği halde, kolaya kaçmadan, gerekirse daha fazla emek sarfederek, dün olduğu gibi bugün de, yarın da, geleceğe yürümek zorunda kosektas.net.

Bu yolda yalnız olmadığımızı biliyoruz. Yazdıkları ve çizdikleriyle duyarlı Internet takipçilerine ulaşmak ve bu yolla üstlenmiş olduğumuz bir yükümlülüğü yerine getirirken bize destek sağlamak isteyen köylülerimizin varlığını büyük ölçüde önemsiyoruz.

Güzel Sanatlar

SANAT, FELSEFE VE BİLİM YAZILARI

Musa Kâzım Yalım

Hasanoğlan Köy Enstitüsü Mezunu


Köy Enstitülü Musa Kâzım Yalım`ın 11 Aralık 2005´te Cumhuriyet Gazetesi`nde yayınlanan "Güzel Sanatlar İlgi Bekliyor" adlı yazısı...Sanat değeri yüksek bu yazıyı sitemize bahşeden Köy Enstitülü sayın Musa Kâzım Yalım`a teşekkür ederiz! kosektas.net


Güzel Sanatlar İlgi Bekliyor

Anlaşılan o ki, Türkiye'de, güzel sanatlarla ilgili değerlerin değeri, hâlâ kavranamamış durumda. Oysa Rönesans hareketi, resim sanatıyla başlamıştır. Resim sanatıyla doğaya ve onun bir parçası olan insana dönülmüştür. Bundan sonra da doğayı ve insanı araştırıp incelemeyle deneysel metoda geçilmiştir. Bilimin ve tıp biliminin, hızla gelişmesi ve bugüne ulaşması sağlanmıştır. Güzel sanatlar ve bilim, demokrasi ve hoşgörünün kaynağıdır. Güzel sanatların ve bilimin önemsenmediği toplumlarda demokrasi de olamaz. Çağdaş dünyada, demokrasiyi tam anlamıyla uygulayan toplumlar, güzel sanatlara ve deneysel metoda dayalı bilimsel bilgiye borçludur. Güzel sanatlara ve bilime dayandırılmayan demokrasi, göstermelik ve aldatıcıdır. Güzel sanatlar, bilimin, yaratıcılığın ve hümanizmin anasıdır. Güzel sanatlar, insansal duyguların dostu, içgüdüsel duyguların da düşmanıdır. İnsanı insanlaştıran güzel sanatlar ve bilimdir. İnsan hayatta ne kadar bilgilenmiş ve ne kadar güzel sanatlarla ilgilenmişse, o oranda insani değerlere ulaşmıştır. Güzel sanatlar ve resim sanatıyla ilgili olarak, dünya çapındaki büyüklerin görüşleri, güzel sanatlara ve özellikle de resim sanatına çok büyük önem vermemizi zorunlu kılıyor

Büyük sanatçı Leonardo da Vinci, eşi ve benzeri bugüne kadar daha dünyaya gelmemiş, Tanrı tarafından çok yönlü ve ayrıcalıklarla yaratılmış tek insandır. Yüce Tanrı, dünyada hiçbir öke (dâhi) için bu kadar cömert davranmamıştır.

Atatürk 'ün, resim sanatı ve güzel sanatlarla ilgili görüşleri, çağdaş Türk sanatına ve sanatçısına ışık tutacak ve sanatta gidilecek yolu gösteren köklü bir devrim niteliğindedir. Yazar İhsan Akay , Atatürk ile ilgili ''Atatürkçülüğün İlkeleri'' adlı yapıtının 166. ve 167. sayfalarında şöyle diyor:

''...Atatürk'ün, yaşamayı sever, iyimser bir insan olduğunu gördük... Yeryüzüne tutkun bir adam, resim sanatına sırt çeviremezdi. Devrim ateşi içinde resim ve heykel sanatına da ilgi duydu ve izlenmesi gereken yönleri gösterdi. Yeni Türk resmi, İslam geleneğinden uzaklaşıp Batı tarzı ile yoğrulacak, Türk'e özgü olanı renk ve çizgi halinde verme çabası güdecekti...

Yurt gerçeklerinin çizgi ve renkle de bir an önce anlatılmasının özlemini çekiyordu Atatürk. Kendi toplumsal yaşayışını Batı'daki gibi tabloya ve heykele, din geleneği yüzünden aktaramamış olan ülkemiz, Batı'ya yöneliş çağında gerçekleştirmek zorundaydı bu özlemi. Soyut sanat ve başka etkenler biraz köstekledi bu gidişi. Ama bilelim ki zamanı geldiğinde, sanatta da Atatürk'ün çizmiş olduğu yola dönülecektir.''

1 Kasım 1936'da BMM'nin açılış söylevinde yine güzel sanatlar konusuna değinir Atamız: ''Güzel sanatların her şubesi için, kamutayın göstereceği ilgi ve emek, ulusun insanlık ve uygarlık hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok etkilidir. Bir ulus sanattan ve sanatçıdan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz. Sanatçı, toplumda uzun çabalardan sonra alnında ışığı ilk duyan insandır.''

Atatürk ile Leonardo da Vinci'nin güzel sanatlar ve bilimle ilgili değerlendirmeleri, büyük ve tam bir benzerlikle örtüşmektedir.

Musa Kâzım YALIM
Eğitimci

Cumhuriyet-11.12.2005 Günü 2. Sayfa - Cumhuriyet Gazetesi Arşivi



Yorumlar - Yorum Yaz
Kitap Tanıtım Köşesi


𝐀𝐍𝐀𝐃𝐎𝐋𝐔’𝐃𝐀 𝐃Ö𝐑𝐓 𝐁İ𝐍 𝐘𝐈𝐋𝐈 𝐘𝐀Ş𝐀𝐘𝐀𝐍𝐋𝐀𝐑
Hüseyin SEYFİ

Köşektaşlı öğretmen Hüseyin Seyfi’nin yazdığı "Anadolu'da Dört Bin Yılı Yaşayanlar" adlı kitap, Anadolu'nun binlerce yıllık geçmişi ile yakın tarihi arasındaki sürekliliği ve şaşırtıcı benzerlikleri inceleyen bir sosyolojik çalışma.

Kitap, yazarın kişisel gözlem ve deneyimleri üzerinden ilerleyerek, Anadolu insanına özgü sosyal, ekonomik ve kültürel hayatta değişen ve değişmeyen unsurları araştırıyor.

Kitabın İçeriği ve Yaklaşımı

Öğretmen Hüseyin Seyfi, binlerce yıllık bir zaman diliminde Anadolu'da yaşamın ne kadar değiştiğini ve neyin değişmeden kaldığını sorguluyor.

Kısaca Ana Konular:

Zamansal Süreklilik: Çalışma, uzak geçmiş ile 50-60 yıl öncesine kadar olan yakın geçmiş arasına sosyolojik bir ayna tutuyor.

Değişim ve Değişmezlik: Bin yıllar içinde sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamda gerçekleşen değişimler ile köklü bir şekilde devam eden gelenek ve alışkanlıklar karşılaştırılıyor.

Anadolu İnsanının Portresi: Öğretmen Hüseyin Seyfi, bu kadim coğrafyada yaşamış ve yaşamakta olan insanların deneyimleri, mücadeleleri ve hayata bakışları üzerinden bir anlatı sunuyor.

Kitabı Edinebilme Seçenekleri:
Kitap, Türkiye'deki ve Almanya’daki kitapçılarda ve yayınevi sitelerinde satılmakta.

amazon.com.tr: Kitabın listelendiği sayfada fiyat 75,00 TL olarak görünmekte.

hepsiburda.com: "Grafiker Yayınları Anadolu'da Dört Bin Yıl Yaşayanlar" başlığıyla satışa sunulmuş.

ekinkitap.com: Sitede 82,00 TL fiyatla listelenmiş.

kolnkutuphane.de: Avrupa’da yaşayanlar kitabı, Köln Kütüphane’den, 9,06 Euro karşılığında edinebilirler.

📚 Kitap ve Yazar Hakkında Temel Bilgiler
· Yazar: Hüseyin Seyfi
· Yayıncı: Grafiker Yayınları
· İlk Basım Tarihi: 1 Aralık 2016
· Sayfa Sayısı: 228
· ISBN: 978-6059247436

Hüseyin Seyfi, 1953 Köşektaş doğumludur. İktisat fakültesi kamu yönetimi bölümünü bitirmiş, öğretmenlik ve turizm gibi görevlerde çalışmıştır. Yerel gazete ve dergilerde yazıları yayımlanmış, "Gün Sürüyor Yıldızlar" adlı bir şiir kitabı bulunmaktadır. Halen Avanos'ta yaşamaktadır.



kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası