Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam390
Toplam Ziyaret816999
Mutlu Bir Yıl Dileriz

Sürekli anlaşmazlığın ve uyumsuzluğun nedenleri; kadınla erkek arasındaki dinsel ve yasal engeller ile toplumların arasındaki sınırlar ve kurallardır!

Adnan YALIM


Önümüzdeki yıl çocuklarınıza, bilgi yerine, özgün olanı; müziği, spor yapmayı, resim çizmeyi, kitap okumayı, yemek pişirmeyi, insanların birbirlerinden farklı olduklarını anlamalarını sağlamak için de, empatiyi öğretin!

Ayrıca; semboller ve ritüeller yerine,

Değerleri; dil ve sanat, hukuk ve tarih, sorumluluk ve sorgulama, çevre ve iklim bilincini...

♠ Yaşamayı; kimseden emir almadan ve kimseye emir vermeden yaşamayı...

Benlik edinmeyi; "kul benlik" değil, "özerk benlik" edinmeyi...

Düşünmeyi; kimseden emir almadan, bağımsız düşünmeyi...

İnanmayı; safsatalara değil, başarıya inanmayı...

Başkalarına değer vermeyi...

Ekip çalışmasının önemini... 

...öğretin çocuklarınıza!

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Yusuf Karatekin

Yusuf Karatekin Kimdi?

Halim Karatekin

 

Yusuf Karatekin, 1890'lı  yıllarda Köşektaş’ta doğmuştur. Ali Kahya oğludur. Köyde okul olmadığından beş yıllık Rüştiye’yi Avanos’da okumuştur. O yıllar, köyde olsun, ülkede olsun, yaşam koşullarının pek iyi olmadığı yıllardır. Her ne kadar Osmanlı’nın dış devletlerle girdiği savaşlardan biri olan Yunan Savaşı’nda ölüp kalmış olabileceği sanılsa da, yıllar sonra köye geri dönmüştür. Burada bahsettiğim o savaş ve kıyım yıllarını tam olarak hatırlayamayacağımdan, vaktiyle duyduklarımı aktarıyorum.

Askerlik görevini icra edip köye döndükten sonra, çalışmak için gittiği yerlerde, tren yolu, tünel ve köprü yapımlarında çavuşluk yapmıştır. Daha sonra, köye döndüğünde ise, Kara Yusuflu aile mensubu Recep’in kızı Saniye Özdoğan ile ilk evliliğini gerçekleştirmiştir. Gerçekleştirmiş olduğu bu evliliğin hemen sonrasında kendisine öğretmenlik teklif edilmiş, ancak o bu görevi, çeşitli etkenlerden dolayı, üstlenememiştir. Zira o yıllarda karşılaştığı olumsuz bir takım olaylar, kendisini bu yönde hareket etmeye zorlamıştır. Recep Özdoğan vefat etmiştir o yıllarda. Amacı, babaları öldükten sonra yetim kalan Yeter (Altuntaş) ile Rıza’yı (Özdoğan) evlat edinerek, öksüz kalmamalarını sağlamaktır. Neticede her ikisini de yanına alarak bakmış ve büyütmüştür.

İzleyen yıllarda eşi Saniye’den (Yılmaz) çocuk sahibi olamamıştır. Bu nedenledir ki Katip İhsan’ın (Yıldız) kız kardeşi Cennet (Gökduman) ile ikinci evliliğini yapmıştır. Ama ne yazık ki, birkaç yıl sürdürdüğü bu evlilikten de çocuk sahibi olamamıştır. Bu durum hem kendisini hem de eşini bir hayli rahatsız ve huzursuz etmiştir. Sonuçta eşi ayrılma taraftarı olmuştur. Aç ve açıkta olmadığını, ancak ayrılmalarının daha uygun olacağını kocasına iletmiştir.  Bunun üzerine Yusuf Karatekin şu dörtlüğü söylemiştir:

Git gelin de gönülceğin hoş olsun
Karnın dolu, kucağın boş olsun
Eğer sen de beni atıp gidersen
Ölene dek senin işin güç olsun.

Her iki eşinden de çocuk sahibi olamamış olması, onu bir hayli yıprattı denilebilir.

İlginç gelebilir ama, o yıllarda aşağı yukarı iddiası çok yapılırdı. Mahalle büyüğü ve ileri geleni olarak, biraz da epey ihmal edilmiş olan bu tarafın (aşağı mahallenin) hakkını korumak adına, 1930’lu yıllarda aday olmuş ve muhtar seçilmiştir. O yıllar, Ragıp Uçar’ın, Cafiye’yi sürüyerek kaçırdıktan sonra, hapse düştüğü yıllardır. Muhtarlık görevini dürüst bir şekilde tamamladıktan sonra, odasını köy ve yöre halkına açmıştır. Yine aynı yıllarda, Kızılağıl’da, henüz küçük yaşlarda iken annesini kaybetmiş olan Ayşe’yi (Şambıtlı'nın Hacı Ali'nin kızı, Rıza Özdogan'ın eşi) yanına alıp büyütmüştür.

1933 yılında, babamın (Seyit Karatekin) ölümünden sonra, bana ve kardeşlerime sahip çıkmıştır. Biz hepimiz onun himayesinde büyüdük.

Hiç unutmamışımdır ve halen aklımdadır. Babamı kaybettikten sonra şu dörtlüğü söylemiştir:

Emmim üstünden atmış ağır yorganı
Nasip oldu cümle alemin Kur`an-ı
Benim emmim kuduretten yaralı
Halim tutmaz babasının yerini.

Bizim görüşümüze göre ileriyi iyi görebilen, dürüstlükten taviz vermeyen, doğru bildiği yolda yılmadan yürüyen bir şahıstı. Yapı ve tarım işlerini olağanüstü bilir, bu alanlarda köy insanına rehberlik ederdi. Vaktiyle, tüm engellemelere rağmen, mezarlıktan söktürüp kağnılarla taşıttığı taşlarla, Soğukpınarın Dere’nin (Göllüpınarın Dere'nin) altını sekmen sekmen ördürerek, coşkun sel sularının o bölgede yarattığı erezyonun tam anlamıyla önüne geçilmesini sağlamıştır.

Böyle bir iki satır yazı ile onu anlatabilmek elbette çok güçtür. Bütün insanlara selam ve sevgiler sunuyorum.

Halim Karatekin.


Yorumlar - Yorum Yaz
Ritüeller ve Gerçekler


Miladi Takvim ve Altında Yatan Gerçekler

Mevcut yılın 31 Aralık günü sona ermesi, tamamen takvim sisteminin nasıl tanımlandığıyla ilgilidir. Yani bu tarih “doğal bir zorunluluk” değil; insanların zaman ölçme biçiminin, hatta egolarının, batıl inançlarının bir sonucudur.

Aşağıdaki bilgiler konuya açıklık getiriyor:

📅 Miladi Takvim (Gregoryen Takvimi)

Bugün dünyanın büyük bir kısmı Gregoryen takvimini kullanıyor. Bu takvimde yıl, 1 Ocak’ta başlıyor ve 31 Aralık’ta sona eriyor.

Bu düzenleme, 1582 yılında, Papa XIII. Gregorius tarafından yapılmış bir reformla ortaya çıkmıştır.

🌍 Bir yılın uzunluğu dünya’nın güneş etrafındaki hareketine dayanıyor

Dünyanın güneş etrafındaki bir tam dönüşü yaklaşık 365,2422 gün sürüyor.
Takvimde bu 365 güne yuvarlanıyor; fazlalığı dengelemek için, 4 yılda bir artık yıl ekleniyor.

🕰️ Ayların uzunluğu ya da kısalığı tarihsel geleneklerden geliyor

Ayların 30 ya da 31 gün sürmesi, Şubat’ın daha da kısa olması gibi ayrıntılar tamamen Roma döneminden kalma kültürel ritüel ve tercihlerdir.

Yani 31 Aralık’ın yıl sonu olması, astronomik bir zorunluluktan çok, tarihsel bir alışkanlıktır.

Derinlemesine bakılacak olursa, Roma imparatorlarının kaprisleri bile işin içinde.

Roma takviminin bugünkü hâline gelmesinde gerçekten de imparator kaprisleri, politik rekabetler ve kişisel ego savaşları önemli rol oynamış. Bu yüzden, takvim tarihinin ciddi bir kısmı aslında “astronomi” değil, “insan doğası” tarafından belirlenmiş!

Roma Dönemindeki “Kaprisler” ve Takvime Etkileri

🎖️ Ayların isimleri imparatorların egolarına göre değiştirilmiş

- Quintilis, Julius Caesar’ın onuruna July (Julius) olarak değiştirilmiş.
- Augustus, Julius’tan geri kalmamak için, adını taşıyan ayın da 31 gün sürmesini istemiş.

Bu nedenlerden ötürü, diğer aylardan gün çalınmış; Şubat ayının güdük kalmasının sebebi “Benim ayım da onun ayı kadar uzun olsun” kaprisi olmuş.

🗳️ Politikacılar yılları uzatıp kısaltıyordu

Roma’da yılların başlangıcı konsüllerin göreve başlama tarihine bağlıydı.
Kimi politikacılar, görev sürelerini uzatmak, rakiplerini zayıflatmak için, yılı bilerek uzatıyor ya da kısaltıyorlardı.

Takvim bir süre tam bir kaosa dönüştü.

🧮 Papazların (Pontifex Maximus) keyfine göre ay ekleme ve çıkarma

Roma’da takvimi düzenlemekten sorumlu rahipler, ay ekleme (interkalasyon) yetkisine sahipti. Bu yetkiyi, dost bildikleri politikacıların görev sürelerini uzatmak, rakiplerininkini kısaltmak için kullanıyorlardı.

Yani takvim, bir tür siyasi manipülasyon aracıydı.

👑 Julius Cesar’ın reformu bile “kaprisli” bir düzeltmeydi

MÖ 46 yılında, takvim o kadar karışmıştı ki, o yıl 445 gün sürmüştü.
O yıl “confusion year” (karmaşa yılı) olarak bilinir.
Cesar, takvimi düzeltmek için bu hadsiz adımı atmıştı.

🎉 Sonuç olarak

Mevcut yılın 31 Aralık günü sona ermesi, sadece dünya’nın güneş etrafındaki dönüşüyle değil; aynı zamanda Roma imparatorlarının egoları, politik çekişmeler ve dini otoritelerin keyfi kararlarıyla da şekillenmiş bir tarihin sonucudur.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Saufası

Bilgi: Bu sütuna aktarılan bilgiler, aşağıya aktarılmış sayfalardan edinilmiş bilgilerin bir özetidir.

l de.wikipedia.org l ptb.de l religionen-entdecken.de l shutterstock.com l timeanddate.com l kulturpalast-dresden.de