Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam472
Toplam Ziyaret817081
Mutlu Bir Yıl Dileriz

Sürekli anlaşmazlığın ve uyumsuzluğun nedenleri; kadınla erkek arasındaki dinsel ve yasal engeller ile toplumların arasındaki sınırlar ve kurallardır!

Adnan YALIM


Önümüzdeki yıl çocuklarınıza, bilgi yerine, özgün olanı; müziği, spor yapmayı, resim çizmeyi, kitap okumayı, yemek pişirmeyi, insanların birbirlerinden farklı olduklarını anlamalarını sağlamak için de, empatiyi öğretin!

Ayrıca; semboller ve ritüeller yerine,

Değerleri; dil ve sanat, hukuk ve tarih, sorumluluk ve sorgulama, çevre ve iklim bilincini...

♠ Yaşamayı; kimseden emir almadan ve kimseye emir vermeden yaşamayı...

Benlik edinmeyi; "kul benlik" değil, "özerk benlik" edinmeyi...

Düşünmeyi; kimseden emir almadan, bağımsız düşünmeyi...

İnanmayı; safsatalara değil, başarıya inanmayı...

Başkalarına değer vermeyi...

Ekip çalışmasının önemini... 

...öğretin çocuklarınıza!

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

Halim Karatekin (Hüseyin Seyfi)

HALİM KARATEKİN


   

Hüseyin Seyfi


Kendi olanaklarım içinde arıyor, araştırıyorum. Söyleşilere konuşmalara katılıyorum. Çoğu kez kulağım tetikte geziyorum. Bazen de işim rast geliyor. Bakıyorsunuz aradığım konu ayağıma dolanıyor.

‘1946 yılının güz günü. Bulgur imece sırası bizde’ diyor Halim Karatekin.

Benim için yukarıdaki söz yetiyor. Yabancısı olmadığım ve kısmen yaşadığım bulgur imecesini kısaca anlatıp, Halim Karatekin’i 1946 yıllarından kalma aşk şiirlerini sunacağım.

Hasat mevsimi bittikten sonra, temel ihtiyaçların başında bulgur ve un hazırlamak gelirdi; un ve bulguru sağladığın zaman açlığı kapıdan kovmuş sayılırdınız. Un ve bulguru yeteri kadar sağlayabilmek öyle her babayiğidin harcı değildi. O günlerin koşullarında zor işti. Aşağı yukarı bir yılın tüm emeği un ve bulgurda birleşirdi. İnsanlar yarı aç, yarı tok yaşardı. Giyim kuşam, yeme içme şimdikinin onda-biri bile değildi.

Bulgur el ile dönderilen yuvarlak taş değirmenlerinde yapılırdı. Buna ‘bulgur çekme’ denirdi. Kışa girmeden hazırlıklar yapılır, ‘Bulgur imecesi düzenlenirdi.’ Köydeki her evden genç kızlar guruplara ayrılır, akşamları ödünçleşerek her akşam bir evde bulgur çekilir, imece düzenlenirdi. Bulgur imecesi en az bir ay süren bir törendi. İş, eğlence şekline dönüştürülerek, yapılıyordu. Ne aşklar yaşanır, ne türküler söylenirdi. Büyük bir hoşgörü ve anlayış içinde aşklar türkülerle dile getirilirdi. İş, gece yarılarına bazen de sabaha kadar sürer, yemekler, çerezler yenirdi. Bu yüzden o zaman dört gözle beklenirdi. Bu Anadolu’ydu. Anadolu’nun sesi idi. Bu güzelim toprak ne seslere tanık olmadı ki...

Halim Karatekin, seksenini geçmiş. Küçük bir bakkalı var. Boş durmamak için çalışıyor. Karısı İfagat da yetmiş yaşlarında. Birbirlerine yardım ederek geçinip gidiyorlar. Laf lafı açtı. Bulgur imecesinden söz açıldı.

‘İmecede kızlar oğlanları, siniye koyarlardı. Sini demek, oğlana yakıştırılmış türkü olup arkasından da sevdiği kızın adı gelirdi. 1946 yılının güz günüydü. Bulgur imecesi sırası bizdeydi. İçim içime sığmıyordu. Çünkü beni de siniye koyacaklardı. Çok heyecanlıydım. Benim de bir sevdiğim vardı. Adı Behiye idi. Behiye, anlı şanlı, çok güzel bir kızdı.

O akşam kapıya durdum. Elimde elma dolu bir sepet vardı. O zamanlar elma çok kıymetliydi ve çok az bulunurdu. Kızlar imece için bizim evin önünde toplandılar. İçeri girmeye başladıklarında ellerine birer elma veriyordum. Elmayı alan içeri giriyordu. Sıra Behiye’ye geldiğinde, ona iki elma verdim. Elmanın biri o, biri de ben diye düşündüm. O da aynı şeyi düşünmüştür herhalde. Sevgimden haberliydi. Ama o sıralar başka bir köyden dünür geliyorlardı. Uzatmayalım, kısmet olmadı. Başkasına gitti, ama içimde kaldı. Şimdiye dek türküleri sakladım. Al, seç içinden.’ diyerek önüme defteri koydu.

Bakkala gelen çocuklar merdiven başında bekleşiyorlardı. Onları içeri aldıktan sonra şiirlerden bazılarını seçtik. İşte Halim Karatekin’in 1946 yazımı şiirlerinden bazı dörtlükler:

     Hak yaratmış hiç bulunmaz benzeri 
     Gözler kara kirpikleri sürmeli
     Koymuşum yoluna ben tatlı canı
     Görür müyüm alır mıyım kız seni

     Sabahleyin bir Huri’ye benzersin
     Keklik gibi saçın salar gezersin
     Şu günlerde güzellerden güzelsin
     Nasip olur sarar mıyım kız seni

     Ak kolların görünüyor kar gibi
     Ben seni bilirim bana yar gibi
     Öyle bir sevdadır ki görünmez dibi
     Bir görüşte vurup geçtin sen beni

     Akşam yakın kederlerim basıyor
     Gönül senin hayalinle yaşıyor
     Kuşlar gibi daldan dala koşuyor
     Hak yazar da koklar mıyım kız seni

     Hani güzel senin ile kavlimiz 
     Saklı durur o verdiğin aynamız
     Saya saya bitmez oldu günümüz
     Dünya bana zindan oldu nideyim

     Demiştin bir gün senin olurum
     Nerde olsa seni arar bulurum
     Başım duvaklı gelin olurum
     Geçti günler hayal oldu hepsi

     Neden böyle oldu bizim işimiz
     Bahar geldi, yaklaşıyor kışımız
     Beyaz iken kara oldu içimiz
     Geçti günler hayal oldu hepsi

     Bahar yağmurları gibi güzel kokusu
     Ne kadar tatlıdır hele bakışı
     Şimşekler gibidir vurup geçişi
     Kaybettim o güzeli bulamam

Halim Amca bir de kendi için bir dörtlük söyledi. Onu da aktarmadan edemeyeceğim:

    Dışarı bulanık yağsın yağmurlar
    Yüce Hakkım bize versin ömürler
    Tarlalar doldu, bakın rahmetler

    Yürüyom da varamıyom durağa. 


Hüseyin Seyfi’nin notu: Kızılırmak gazetesinde yayınlanması için, 1946’da yazdığı bu dörtlükleri benimle paylaşan ve ta o zamandan beri sakladığı defteri bana açan sayın Halim Karatekin’e teşekkürlerimi iletirim.

Bu gibi hikayeleştirdiğim öyküler tamamen kültürel amaçlı olup köşede köprüde kalmış değerleri gün yüzüne çıkarmaktır. Hüseyin Seyfi.


 


Yorumlar - Yorum Yaz
Ritüeller ve Gerçekler


Miladi Takvim ve Altında Yatan Gerçekler

Mevcut yılın 31 Aralık günü sona ermesi, tamamen takvim sisteminin nasıl tanımlandığıyla ilgilidir. Yani bu tarih “doğal bir zorunluluk” değil; insanların zaman ölçme biçiminin, hatta egolarının, batıl inançlarının bir sonucudur.

Aşağıdaki bilgiler konuya açıklık getiriyor:

📅 Miladi Takvim (Gregoryen Takvimi)

Bugün dünyanın büyük bir kısmı Gregoryen takvimini kullanıyor. Bu takvimde yıl, 1 Ocak’ta başlıyor ve 31 Aralık’ta sona eriyor.

Bu düzenleme, 1582 yılında, Papa XIII. Gregorius tarafından yapılmış bir reformla ortaya çıkmıştır.

🌍 Bir yılın uzunluğu dünya’nın güneş etrafındaki hareketine dayanıyor

Dünyanın güneş etrafındaki bir tam dönüşü yaklaşık 365,2422 gün sürüyor.
Takvimde bu 365 güne yuvarlanıyor; fazlalığı dengelemek için, 4 yılda bir artık yıl ekleniyor.

🕰️ Ayların uzunluğu ya da kısalığı tarihsel geleneklerden geliyor

Ayların 30 ya da 31 gün sürmesi, Şubat’ın daha da kısa olması gibi ayrıntılar tamamen Roma döneminden kalma kültürel ritüel ve tercihlerdir.

Yani 31 Aralık’ın yıl sonu olması, astronomik bir zorunluluktan çok, tarihsel bir alışkanlıktır.

Derinlemesine bakılacak olursa, Roma imparatorlarının kaprisleri bile işin içinde.

Roma takviminin bugünkü hâline gelmesinde gerçekten de imparator kaprisleri, politik rekabetler ve kişisel ego savaşları önemli rol oynamış. Bu yüzden, takvim tarihinin ciddi bir kısmı aslında “astronomi” değil, “insan doğası” tarafından belirlenmiş!

Roma Dönemindeki “Kaprisler” ve Takvime Etkileri

🎖️ Ayların isimleri imparatorların egolarına göre değiştirilmiş

- Quintilis, Julius Caesar’ın onuruna July (Julius) olarak değiştirilmiş.
- Augustus, Julius’tan geri kalmamak için, adını taşıyan ayın da 31 gün sürmesini istemiş.

Bu nedenlerden ötürü, diğer aylardan gün çalınmış; Şubat ayının güdük kalmasının sebebi “Benim ayım da onun ayı kadar uzun olsun” kaprisi olmuş.

🗳️ Politikacılar yılları uzatıp kısaltıyordu

Roma’da yılların başlangıcı konsüllerin göreve başlama tarihine bağlıydı.
Kimi politikacılar, görev sürelerini uzatmak, rakiplerini zayıflatmak için, yılı bilerek uzatıyor ya da kısaltıyorlardı.

Takvim bir süre tam bir kaosa dönüştü.

🧮 Papazların (Pontifex Maximus) keyfine göre ay ekleme ve çıkarma

Roma’da takvimi düzenlemekten sorumlu rahipler, ay ekleme (interkalasyon) yetkisine sahipti. Bu yetkiyi, dost bildikleri politikacıların görev sürelerini uzatmak, rakiplerininkini kısaltmak için kullanıyorlardı.

Yani takvim, bir tür siyasi manipülasyon aracıydı.

👑 Julius Cesar’ın reformu bile “kaprisli” bir düzeltmeydi

MÖ 46 yılında, takvim o kadar karışmıştı ki, o yıl 445 gün sürmüştü.
O yıl “confusion year” (karmaşa yılı) olarak bilinir.
Cesar, takvimi düzeltmek için bu hadsiz adımı atmıştı.

🎉 Sonuç olarak

Mevcut yılın 31 Aralık günü sona ermesi, sadece dünya’nın güneş etrafındaki dönüşüyle değil; aynı zamanda Roma imparatorlarının egoları, politik çekişmeler ve dini otoritelerin keyfi kararlarıyla da şekillenmiş bir tarihin sonucudur.

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Saufası

Bilgi: Bu sütuna aktarılan bilgiler, aşağıya aktarılmış sayfalardan edinilmiş bilgilerin bir özetidir.

l de.wikipedia.org l ptb.de l religionen-entdecken.de l shutterstock.com l timeanddate.com l kulturpalast-dresden.de