Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam152
Toplam Ziyaret695408
Göremediğimiz Tüm Işıklar

Göremediğimiz Tüm Işıklar
Anthony Doerr

Göremediğimiz Tüm Işıklar, insan davranışı hakkında düşündürücü ve duygusal açıdan yankı uyandıran bir hikaye arayan herkesin mutlaka okuması gereken bir eser. Doerr'ın sıra dışı anlatımı ve büyüleyici karakterleri, okumayı bitirdikten sonra bile uzun süre sizi terketmeyecekler.

Göremediğimiz Tüm Işıklar, Anthony Doerr'in, II. Dünya Savaşı sırasında Paris'te yaşayan, Fransız Marie-Laure LeBlanc ile genç bir yetim olan Alman Werner Pfennig'in hikayelerini iç içe geçiren büyüleyici ve duygusal bir roman. Savaş ilerledikçe Marie-Laure ile Werner’in yolları beklenmedik şekilde kesişiyor, ikisi de savaştan bir an önce kurtulmak için çaba sarfediyor ve bu, insan ruhunun hayal edilemeyecek zorluklara rağmen dayanıklılığına vurgu yapıyor.

Doerr'in anlatısı zengin ve çağrıştırıcı; hem işgal altındaki Paris'in güzelliğinin hem de Nazi Almanyası'nın vahşetinin canlı görüntülerini resmediyor. Savaşın çapraz ateşinde kalanların hayatlarına hakim olan korkuyu, belirsizliği ve umudu ustaca yakalıyor.

Marie-Laure'un hikayesi cesaret ve azim hikayesi. Körlüğüne rağmen dünyayı olağanüstü bir özgüven ve beceriyle dolaşıyor. Onun sarsılmaz ruhu, bize en savunmasız bireylerin bile içindeki gücü hatırlatan bir ilham kaynağıdır.

Werner'in hikayesi ahlaki karmaşıklık ve kurtuluşla ilgili. Şiddeti ve gücü yücelten bir toplumda büyüyen Werner, savaşın zulmüne tanık olurken vicdanıyla boğuşuyor. Onun anlayış ve şefkat yolculuğu, insani bağın gücünün bir kanıtıdır.

Romanın doruk noktası hem yürek parçalayıcı hem de umut vericidir; çünkü karakterlerin yolları çok önemli bir anda kesişir. Doerr bize, ezici karanlığın karşısında sevginin, nezaketin ve insan ruhunun kalıcı gücü hakkında derin bir mesaj bırakıyor.

Göremediğimiz Tüm Işıklar, insan davranışı hakkında düşündürücü ve duygusal açıdan yankı uyandıran bir hikaye arayan herkesin mutlaka okuması gereken bir eser. Doerr'ın sıra dışı anlatımı ve büyüleyici karakterleri, okumayı bitirdikten sonra bile uzun süre sizi terketmeyecekler.

kosektas.net

Göremediğimiz Tüm Işıklar, Anthony Doerr
ISBN: 9786259918570

Köşektaş Hikayeleri - Sakal-ı Şerif

Yazdıklarıyla kosektas.net'te gündem ve güncellik yaratan Celalettin Ölgün'e teşekkürler sunarız! kosektas.net


Birinci Dünya Savaşı’nda, 1915 yılı  Aralık ayı  zemheri soğuğunda,  yazlık giysilerle, Sarıkamış’ta dağ ardında mevzilendirilerek, Oltu’dan Allahüekber Dağları’na sürülen doksan bin asker, Ruslara bir kurşun bile sıkamadan, önce bitlenir, sonra da soğuktan donup ölür. Bunun üzerine Ruslar, karşılarında hiçbir askeri güç kalmadığından, Erzurum, Erzincan, Gümüşhane, Bayburt, Rize ve Sivas yakınlarını kolayca işgal ederler. Hem Ruslar, hem onların desteklediği Ermenilerin kıyım ve öldürmeleri nedeniyle, bu bölgelerde yaşayan tüm Türkler, evlerini, yurtlarını terk etmek zorunda kalırlar. Bunlardan çoğu İç Anadolu Bölgesi’ne doğru göç ederek, ulaşabildikleri köylere geçici olarak yerleşirler.

Köşektaş’a da Erzincan’ın Kemah köylerinden, başlarında Güdük Osman adında birinin olduğu, beş ailelik bir grup gelip iki yıldan fazla kalır. Bu beş ailelik grubun yanında, şişe içinde getirdiği “Sakal-ı Şerif” vardır. “Sakal-ı Şerif”, Köşektaş’a gelir gelmez camiye emanet edilir, dini günlerde ziyarete açılarak herkesin öpmesi sağlanır.

Rus işgali biter bitmez Kemahlılar köylerine geri dönmek için yola çıkarlar ama heyecandan “Sakal-ı Şerif’i” unutmuşlardır. Yarı yolda anımsayıp alınması için iki genç geri gönderilir. Köşektaş’a birkaç gün sonra gelen bildik delikanlılar emanetlerini istemektedirler. Köylünün kimisi, verilmesinden yana değildir, “Üç yıl konakladıklarına saysınlar!” demekte, kimisi verilmesinden yanadır. Uzun tartışmalar sonunda Peygamberin sakalı olduğu varsayılan kıl makasla ikiye bölünmüş, parçanın biri gelenlere verilip gönderilerek, her iki taraf da hoşnut edilmiş.

Karşı düşünceleri ile bilinen Koca İdris; “Ne Peygamber sakalı?  Kemahlılar ta Arabistan’daki peygamberin sakalından bir kılı nasıl elde edecekler, olsa olsa Güdük Osman’nın sakalıdır!” dermiş. 

Köşektaş camisindeki Sakal-ı Şerif’in var oluş öyküsü bu.

Sakal-ı Şerif: Peygamber sakalı.


  
176 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Sefiller


Sefiller
Victor Hugo

Victor Hugo'nun "Sefiller"i adalet, kurtuluş ve insanlık durumu temalarını inceleyen klasik bir roman. Devrim sonrası Fransa'nın arka planında geçen hikaye, aralarında eski mahkum Jean Valjean ve acımasız Müfettiş Javert'in de bulunduğu çeşitli karakterlerin hayatlarını konu ediyor. Zengin anlatımı ve sosyal yorumuyla roman, ahlakın karmaşıklıklarını ve daha iyi bir toplum arayışını araştırıyor.

"Sefiller", Victor Hugo'nun onlarca yıla yayılan ve 19. yüzyıl Fransa'sındaki çeşitli karakterlerin hayatlarını araştıran destansı bir romanı. Hikaye, şartlı tahliyeyi bozan ancak kefaretini nezaketle bulan eski bir mahkum olan Jean Valjean'ın etrafında dönüyor.

Romanda aynı zamanda fuhuşa zorlanan anne Fantine ve Valjean'ın hayatıyla iç içe olan kızı Cosette de tanıtılıyor. Müfettiş Javert, katı bir adalet duygusuyla amansızca Valjean'ın peşine düşüyor.

Anlatı ilerledikçe Paris'teki Haziran İsyanı gibi tarihi olayların içinden geçiyor. Aşk, fedakarlık ve adil bir toplum için mücadele temaları romana nüfuz ederek "Sefiller"i insan doğasının ve toplumsal normların güçlü bir incelemesi haline getiriyor. Hugo'nun sosyal yorumlarıyla birleşen karmaşık olay örgüsü, derinliği ve duygusuyla okuyucuları büyüleyen ilgi çekici bir doku yaratıyor.

"Sefiller" derin sosyal yorumları, karmaşık karakter gelişimi ve karmaşık ahlaki temaların araştırılması nedeniyle bugün olmuş hala tutkuyla okunuyor. Dikkate değer yönlerden biri, Victor Hugo'nun devrim sonrası Fransa'da hüküm süren toplumsal adaletsizlikleri tasvir etmesi. Roman, sert ceza sisteminin, zengin ile fakir arasındaki büyük uçurumun ve işçi sınıfının mücadelelerinin bir eleştirisi niteliğinde.

Hugo'nun karakterleri toplumun farklı yönlerinin simgesi ve her biri insanlığın bir yönünü temsil ediyor. Jean Valjean, sert bir eski mahkumdan tutkulu bir yardımsevere uzanan yolculuğunda, kurtuluş olasılığını ve şefkatin dönüştürücü gücünü somutlaştırıyor. Müfettiş Javert ise adaletin esnek olmayan arayışını temsil ediyor ve hukuk sistemindeki ahlaki ikilemleri vurguluyor.

Romanın yapısı, ara ve ayrıntılı açıklamalarıyla Hugo'nun topluma panoramik bir bakış sunma yönündeki daha geniş amacını yansıtıyor. Örneğin, Waterloo Muharebesi ile ilgili ara açıklama, hem tarihsel bir ara bölüm hem de baskıya karşı daha geniş bir mücadele için bir metafor görevi görüyor.

Hugo kitabında ayrıca dini ve felsefi unsurları da bünyesinde barındırıyor, geleneksel ahlaki değerleri sorguluyor ve ilahi lütfun insanın kurtuluşundaki rolünü araştırıyor. İdealist devrimci Marius'un tasviri, toplumsal yapıların birey üzerindeki etkisini tasvir ederek anlatıya katmanlar katıyor.

"Sefiller", zaman ve kültürler arasında yankı bulma yeteneği nedeniyle edebi bir şaheser olmayı sürdürüyor. Romanın kalıcı geçerliliği, adalet, aşk ve daha iyi bir toplum arayışı gibi eskimeyen temaları keşfetmesinde yatıyor ve bu onu düşündürücü ve kalıcı bir edebiyat eseri haline getiriyor.

Britannica l French Literature