Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam31
Toplam Ziyaret706274
Şiir Tanıtım Köşesi


Çanakkale'de Mustafa Onbaşı
Hüseyin Seyfi

"Çanakkale`de Mustafa Onbaşı" adlı bu seçkin şiiri siz ziyaretçilerimize sunmaktan kıvanç duyarız!
kosektas.net

Bizim topçulardı
yukarı cepheden
ateş eden,

çok gecikmedi
onlar da
karşılık verdi,

akşam olunca
ortalık kararınca
toz duman arasında

bilmem bizimkiler
bilmem onlarınkiler
anlayamadık
karanlığın içinden

dedi,
arkadaşlar,

sen yaralanmişen
kan sızıyor yeninden

gördüm ki
bir kolum
tam dirseğimden
...

eh
dedim,
ben
de
yaralanmişem

baktım,
yere düşen
elim,
toprak sıkıyor,
belki de
öfkesinden

Hüseyin Seyfi

Köşektaş Kayası II

 
Tanrı aşkına söyler misiniz;
Hangi köyün böylesi süslü ve püslü bir söylencesi var?

 SÖYLENCE

Gürsoy ŞEREF


Köşektaş'a özel bu söylenceyi yukarıdaki resimle de süsleyen
Gürsoy Şeref'e çok teşekkür erderiz!
kosektas.net

Bu hikaye Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesine bağlı Köşektaş Köyü’nün adının ortaya çıkışının efsanesidir. Olayın geçtiği zamanla ilgili kesin bir tarih yoktur. Bir rivayete göre köyün kuruluşu ile aynı tarihlerde meydana geldiği söylenir.
Olayın meydana geldiği bu yörede, hayatını deve yetiştirerek ve taşımacılık yaparak sürdüren yaşlı ve dindar bir adam yaşarmış. Bir gün uzun bir yolculuktan döndükten sonra develerini otlatmak için yaylaya çıkmış. Zaten develer de yavrulamaya başladıkları için bir süre taşımacılık yapmayı düşünmüyormuş. Yaylaya çıktıktan sonra bir deve ile yavrusunun sürüde olmadığını farketmiş. Üç gün üç gece durmaksızın deve ile yavrusunu aramış, bulamamış. Bunun üzerine ‘Allah’ım bu develerden ne bana hayır gelir ne de başkalarına. Bu deve ile yavrusuna bir gün yüzü dahi nasip olmasın, oldukları yerde taş olsunlar.’  demiş. O gece deve ile yavrusu oldukları yerde taş haline dönüşmüşler.
O civarda yaşayan insanlar bu taşın etrafına kurdukları köye yöresel dilde ‘deve yavrusu’ anlamına gelen ‘köşek’ adını kullanarak ‘Köşektaş’ adını vermişler.
O günden sonra bu taş ve çevresi yöre halkı tarafından kutsal bir mekan olarak kabul edilmiş.

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Kitap Tanıtım Köşesi


Sahip Olmak ya da (Var) Olmak
“Eğer ben olduğum gibiysem ve sahip olduğum şey değilsem, kimse beni kimlik duygumdan mahrum bırakamaz!”

Sahip olmak ya da (var) olmak, iki zıt varoluş biçimi ve Erich Fromm'un temel sosyo psikolojik çalışması.

Fromm, keskin bir kalemle, canlı bir kelâmla yazıyor; basiret yeteneği ve metnin güncelliği şaşırtıyor!

Fromm, “Bir insan kendisini sahip olduklarıyla ya da ne olduğuyla değil, kim olduğuyla tanımlayabilmeli!”, diye başlıyor ve ekliyor:

"Bir insanın peşinde olduğu amaç 'sahip olmak' olduğunda, o insan sahip olduklarını korumak, hatta daha da arttırmak isteyeceği için kıskanç, korkak ve aldatıcı olur!

Fromm devamla; “Açgözlülük ya da doyumsuzluk, tüm dünyayı yutma arzusuna dayanır; bir bakıma, şişeye bağımlı ebedi bir bebekliktir! Avanta peşinde koşmak insanları müptela, hatta saldırgan yapar, varlığa dönüş yolunu bulamazlar, çünkü onların hayata tutunabilmelerinin tek yolu bu yoldur, istikametleri aynı istikamettir!” diyor!

1933 yılında, Nazi baskısından kaçarak Amerika’ya sığınan Erich Fromm, Amerika'nın en etkili psikanalistiydi, yazılarında hümanist bir ahlakı temsil etti. [Britannica]

Sahip Olmak ya da (Var) Olmak konusuna güdülenmesi, Ortaçağ’ın mistik düşünürü Eckhart von Hochheim (Mistisizmin ana temsilcisi olan bir ilahiyatçı ve filozoftu) ile Karl Marks arasındaki bağlantıyı bulmaktı. Bu teşebbüsü sonrası Fromm, Marks'ın fikirlerinin Sovyet rejiminde sapkın olduğunu tesbit etti. Kitapları çok sayıda sattı ve tüm dünyada tanınmasına katkı yaptı. [Britannica]

Erich Fromm'un "Sahip Olmak ya da (Var) Olmak" adlı kitabının Türkçe, Almanca ve İngilizce PDF sürümleri burada:

Türkçe  DeutschEnglish
TıklaKlickeClick





kosektas.net
Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası