Dil düşünceyi, düşünce felsefeyi, felsefe bilimi, bilim endüstriyi yaratır! Dil, bilimsel uygarlığın temelidir! Musa Kazım YALIM |
EĞİTİM Yaşam boyu eğitim anlayışı: eğitimi sınırlı görmeyen, aynı zamanda, cinsiyeti ve eğitim düzeyi ne olursa olsun, eğitime öncelik ve önem veren bir anlayıştır! Bilgi patlamasının ve çok hızlı değişimin yaşandığı Dünyamızda bunlarla başa çıkmanın en önemli çözüm yolu eğitimdir! Bir toplumun gelişimi, yaşam kalitesinin artması, o toplumun insan kaynaklarını ne kadar etkin kullandığına bağlıdır! Bu ise eğitimle gerçekleşir! İbrahim ÇÖL Eğitimdir ki, bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terk eder. 6 Nisan 2014 “Hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevmez. Hiçbir şey yapmayan, hiçbir şeyi anlamaz. Hiçbir şey anlamayan değersizdir. O ysa anlayan kişi aynı zamanda sever, farkına varır, görür. Bir şeyin aslında ne kadar bilgi varsa daha fazla sevgi vardır…” (Parascelsus). “Tarih boyunca bütün insanlık için, en vahşi, dünyanın en yırtıcı canavarları ile teknolojinin en tahripkâr silahları bile, yerince ve yeterince eğitilmemiş bir toplumun cahil birey ve barbarları kadar yıkıcı ve tehlikeli olmamıştır!” “Yerince ve yeterince eğitim ve öğretim gösterilmemiş politik, ekonomik ve sosyal yönden doyurulmamış aç bir toplum, her türlü mikrobu kabule susamış açık ve tehlikeli bir yaradan farksızdır!” “Bilgi belki her zaman her şey değildir, ama bilgisizlik hiçbir zaman hiçbir şey değildir!” diyor, M. İlhan Gençsan. “Eğitim insan olmaktan kaynaklanan en temel haktır ve eşitlik, kalkınma ve barış hedeflerine ulaşılması için gerekli bir araçtır.” (Pekin Eylem Platformu) kararı alıyor. Bunlara katılmamak mümkün mü? İnsanlar eğitilebilen yaratıklardır. Diğer yaratıklardan farklı olarak öğrendiklerini, eğitimle kazandıklarını başka insanlara ve diğer varlıklara da artırarak aktarabilir, sürdürebilir ve geliştirebilirler. Bunu da on binlerce yıldan beri gerek sözlü gerekse yazılı olarak yapmaktadırlar. Eğitim sadece günümüzün sorunlarına çözüm üreten değil, aynı zamanda, geleceği de planlayan bir süreçtir. Günümüzde eğitim, yaşam boyu süren, yaşamın her alanını belirleyen ve bütünleyen bir süreç olarak görülmektedir. Üretimde verimlilik ve kalite, okuma yazma bilmek ve bilmemek arasında % 44 değişim göstermektedir. Türkiye’de kız çocuklarının eğitimi, eğitimden yoksun kalan çocuklar üzerine odaklanılarak, tüm çocuklar için kaliteli eğitim sağlamak anlamına gelmektedir. Okul ve eğitim düzeyi olarak dünyada son 12 ülkeden biri olan ülkemizde; hedef, ülke olarak, tüm kız ve erkek çocuklarımızın ilköğretimi bitirmesini sağlamak olmalıdır. Geleceğimizi güvenli, sağlıklı, kültür seviyesi yüksek nesillere bırakmak için her şeyden evvel tüm çocuklarımızı eğitmeliyiz. Bu uğurda herkese görev düşmektedir. Kız çocuklarının eğitimini sağlamanın önemli bir yolu, kız çocukların eğitiminin önemi konusunda toplumu bilinçlendirmek ve anne babaları kız ve erkek çocuklarını ayırmadan okula göndermeye ikna etmektir. Okula kayıt olmamış, kaydolduğu halde okula devam etmeyen ya da okulu bırakma riski bulunan çocukların sisteme kazandırılmaları ve sistem içinde kalmalarını sağlamak önemlilik arz etmekle birlikte, okuma yazma bilmeyen yetişkinlerin tespiti çalışmaları ve kurslara yönlendirilmeleri de önemlidir. Eğitim istendik davranışların öğretilmesi ve alışkanlık haline getirilme kazandırışları olarak değerlendirilmelidir. Bu anlamda okullarımızda eğitim kalitesinden bahsedilemez. Okula ulaşımda, tercihte, çevre ve yakın okulların zorunlu tutulmaması ve kayıt alanındaki başarısızlıklar nedeni ile çevre ilgisi azalmış olan okulların mali yapısı da yetersizdir, zayıftır. Okul donanımları bizzat okul tarafından tedarik edilmesi durumuyla karşı karşıya bırakıldığından, donanım eksik ve yetersizdir. Zorlamalar kayıt dışı çağ (çağ: Burada Türkiye’deki zorunlu eğitim çağı (06–16) yaş grubu içinde bulunan kesim kastedilmektedir.) nüfusu artırmaktadır. Bir sınıf içinde çok çeşitli öğrenme sürecine sahip öğrencilerin olması nedeni ile eğitim öğretimde olumsuzluklar oluşmuş durumdadır. Mali yönden zayıf çevre, ekonomik kaygıları öne çıkmış veya zayıf eğitimcilerle, gerek mesleki gerekse eğitim materyalleri kullanımı deneyim ve uzmanlığı açısından güçsüzdür, zayıftır. Bilgi, deneyim, kariyer ve liyakat esasına göre yetişmemiş kişilerin eğitim kurumlarında yönetici olarak bulundurulması, belirli siyasi görüş veya zümre eğilimli kişilerin bulunması olumsuzluğunu taşımaktadır. Okullarda genç öğretmenlerin fazlaca bulundurulması, kurum kültürünün oluşmaması olumsuzluğunu taşımakla beraber, çalışma şevk ve isteklerinin bulunması, korkularını yenebildikleri ölçüde eğitime olumlu katkılar sağlamaktadır. Öğretmenlerin zamanında derse girip çıkarak, okulda bulunan öğrencileri güvenle okulda tutabilmeleri tek olumlu yönlerindendir. Eğitim kalitesi, mali yapımız, donanımlarımız, okulun eğitim açısından çekici odak olamaması, eğitimciler olarak birlikte karar verme zayıflığı ve uygulama eksikliklerinin mevcudiyeti, kişilerle öğrenciler arasında öznel davranışlar yaratamaktadır. Kurum Kültürü mevcut değildir. Lider ve yetenekli personel yetersizliği, kısıtlı araştırma ve geliştirme çalışmaları, paydaş ve ortakların çalışmalara tam olarak katılamadıklarını göstermektedir. Eğitim kurumlarının başarı algılaması anlayışı ve çevre ilçelerdeki okulların çekiciliğinin sürüyor olması, mevcut sistemin eğitime bakış açısı, gelecekte bu alanda daha da zayıflayacağımızı ve fırsatları yakalama şansımızın düşük olacağını göstermektedir. Çevrenin eğitimsizliğinin artması, eğitimden beklenti zayıflığına yönelme, düşme durumu söz konusudur. Açık öğretime yönelme, çeşitli kursları alternatif görme yüzünden örgün eğitim kurumlarında istenilen hedeflere ulaşılamamakta, kazandırılması gereken alışkanlıklar kazandırılamamakta, içselleştirilememektedir ki; eğitim, açık öğretim kurumları ile asla mümkün görünmemektedir. Teknoloji baş döndürücü hızla değişimini sürdürürken, kurumsal olarak onu yakalamada ve tedarikte güçlük yaşıyoruz. Çocuklarımız öz güvenini kazansın diye çabalarken, işin sonunun nereye gideceğini kestiremiyoruz. İçine kapanık veya çok hareket serbestîsi bulunan çocuklar, kişiler olumsuz örnekler sunmaktalar. Bu noktada eğitimciler çözümsüzlük içinde bulunmaktadırlar. Veli Öğretmen ilişkileri, eğitim için katkı sağlayamayacak olumsuz bir konumda sürdürülmektedir. Çocuklara özgüven kazandırırken, kişiliklerin temeli, saygı ve sevgiyi verememek ya da olumsuz yöne kaydırmalar gözlenilmektedir. Sevgi, saygı çemberleri eksene alır. Çocuğun peşine takılmak ayrı, çocuğu insan yerine koymak ayrı. Çocuk değerlerimizin fanusu içinde sönmeyen bir alev kalmalıdır. Tek başına kalırsa bilinmez fırtınalardan nasıl korunur. Zararlı alışkanlıkların hızla yayılıyor olması, görsel yayınlar ve medyada çocukların zihinsel ve duygusal gelişimini olumsuz etkileyen örneklemeler mevcuttur. Bu durum kişilik oluşum ve gelişimine zarar vermektedir. Bilinçsiz internet erişimi ve kullanımı, tek yönlü bilgi oluşumu, karşılaştırmalı öğrenim zayıflığına sebep olmaktadır. |