Muzaffer Şen Kimdi?
1946 yılında Köşektaş'ta doğan Muzaffer Şen, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden, 1971 yılında mezun olduktan sonra, Kozaklı Noteri olarak çalışmaya başladığı 1978 yılının Ağustos ayına dek, avukat olarak çalıştı. İzleyen yıllarda, Kırşehir ikinci ve İstanbul yirmi dokuzuncu Noterliklerinde görev yapan Muzaffer Şen, 01.11.1995 tarihinden itibaren, emekli olasıya dek, Bakırköy yirminci Noterliği görevini yürüttü. Her nerede olusa olsun sayılan, sevilen, yurtseverliği ve yardımseverliği ile tanınan Muzaffer Şen, evli ve üç çocuk babasıydı. Muzaffer Şen'in naaşı, 08 Aralık 2011 Perşembe günü Köşektaş'ta defnedildi. Işığı ve toprağı bol olsun!
kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası
I | II | III |
Sana Nalen tapıyordu Meğer hayat yalanmış Felek bize ters bakıyor Ceren kızı hep sorardı Yalnız kaldım şiir yazdım Nalen bacın hiç duramaz Nedim, Buse seni bekler İstanbul’un yolu uzak Yaptığın iş hiç olmadı Yengem boşluğa bakıyor | Köye gelir hiç duramaz Funda harçlığını verdi Arkadaşları çok üzüldü Sıra sıra geldi haber Elif Naz'ı dayın sorar İstanbul’a geldim ağabeyim Gönlümüz seni arıyor Dünya durdu kuşlar uçmaz Rüstem amcam seni sorar Nalen bacım ona bakar Kardeşler hep bir olalım | Odann bomboş bulamadım Serkan uzaklardan geldi Bugün bir ay oldu ağabey Anam Paşam diye sevdi Akşam oldu, güneş battı Şen ailesi hep yıkıldı Saniye'm hizmetini gördü Amcanızı hiç üzmediniz Gelin dostlar, bize gelin Köşektaş‘ta doğdu Paşa Resimleri dizi dizi Köşektaş'a haber gitti |
Cemil Gören
Mehmet Kaali soyundan gelir soyun
Köyümün yetiştirdiği ender insanlardan avukat Muzaffer Şen‘e hitabımdır!
Cemil Gören
Yaşam Bir İçim Su Kadar
“Bilmem, geceleri hiç otobüsle Ankara Kayseri Karayolunda seyahat etme imkanınız oldu mu? Yolculuğunuz zifiri karanlıkta olsun, ay ışığında olsun Kırşehir’den sonra tespih taneleri gibi sağa sola serpiştirilmiş köyler görürsünüz yol üstünde dizi dizi. Pırıl pırıl yanarlar. Bu köylerde vatanına yüksek bir sadakatle bağlı insanlar ve onların arasında dürüst politikacılar görürsünüz. Okumuş, aydın, ufku geniş insanlar. Ne devrimciler, ne ülkücüler yetişmiştir bu geniş düzlüklerden.”
Bu köylerden biri de geniş bir tepe üstüne kurulmuş, “Kayseri 80 km” yazan levhanın sağ yanından ana yola dört kilometre uzaklıkta yer alan Köşektaş köyüdür.
Köyün özelliği okumuş aydın insanının çokluğudur. Hemen hemen Türkiye’nin her yanında öğretmeni bulunur bu köyün. Köy Enstitülerine ilk öğrenciler kızlı erkekli bu köyden gitmiştir. İlk gurbetçiler Almanya’ya bu köyden çıkmıştır yola. Hukukçular, siyasetçiler, doktorlar bu köyden yetişmiştir.
Kırk-elli yıldır, eğitimden - tahsilden kaynaklanan bir göç vardır bu köyde ve bu yüzden nüfus çok azalmıştır. Ama yaz tatillerinde dolar taşar özlemle köyüne koşanlarla. Hangi makam ve mevkide olursa olsun, her Köşektaşlı tutkuyla bağlıdır köyüne.
Ortalama insan ömrü, bilinen çoğu canlı türünden uzun. Belki de insan düşünebilen bir varlık ya da canlı olduğundan ömrünü çok kısa görüyor.
Günümüzde seksenine varmamış bir ömre artık “erken” gözü ile bakılıyor.
Zaman ne çabuk geçiyor, yıllar belli bir yaştan sonra durmak bilmiyor, sanki saat kadranı üstünde dönen bir yelkovan.
Çalışıyor, çalışıyorsunuz, “bitti artık, şimdi de dinlenme zamanı” diyorsunuz, kara bir şanssızlık yakanıza yapışıyor bazen.
Yaşama doyum olmuyor, yaşam dediğin ne? Bir yudum su.
Osman Seyfi, Mehmet Polat, Muzaffer Şen ve komşu Avuç köyünden A. Kadir Baş, dört hukukçu, elli yıldan fazla süren arkadaşlığın, dostluğun, kardeşliğin ardından, yağmurlu, ama soğuk sayılmayan bir kış gününde Köşektaş’ta buluştular. Üçünün son buluşmasıydı Muzaffer Şen’le. Buluşma bir veda idi sonsuzluğa açılan, acı bir veda. Beni çok etkileyen bu üç arkadaşın Muzaffer Şen’le vedasıydı.
Her biri tespih tanesi gibi dizili köylerden gelen kalabalık, köyüne büyük bir tutku ile bağlı Muzeffer Şen’e güle güle dedi.
Toprağın bol, mekanın cennet olsun diyoruz sevgili Muzaffer Şen Ağabey.
08. Aralık. 2011-Perşembe