Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi4
Bugün Toplam6
Toplam Ziyaret761047
Norman Rockwell

Bir spor olayı, bir tartışma, zorlu bir çalışma, bir çeşit gevezelik, Norman Rockwell'in işlemiş  olduğu, resimlerine yansıtmış olduğu kimi konular, ancak uyum yıllarında ABD'li polis memurlarının himayesinde okula giden bir kız çocuğunu konu edinen “Hepimizin Yaşadığı Sorun” adlı çalışması, belki de en dikkate değer olanı.

Üretken ve yetenekli bir illüstratör olan Norman Rockwell, 20. yüzyılın ortalarında Amerika'nın en popüler sanatçısıymış ve haftalık The Saturday Evening Post dergisi için üç yüzün üzerinde kapak resmi çizmiş. 

Tarzı abartılı bir gerçekçilik olan Rockwell’in resimleri, gerçek gibi görünen insanlar, sadece bir miktar karikatür içeriyor. Rockwell zamanla, Saturday Evening Post'un okuyucu kitlesinin ilgisini çeken hikayeler ve karakterler konusunda uzmanlaşmış: Beyaz, Orta Sınıf Amerika, Yaramaz Çocuklar, Vızıltılar ve At Kuyruklular, Yakışıklı Kocalar ve Pembe Yanaklı Eşler, Nazik ve Kibar Büyükler, Sevimli Köpekler ve daha niceleri,  kimi zaman belirli bir anın hemen öncesinde, kimi zaman da  hemen sonrasında yakalanmışlar Rockwell’in fırçasına.

Resime konu olan Ruby Bridges, 1954 yılında doğmuş; aynı yıl yüksek mahkeme, aldığı bir kararla, o yıllarda okullarda yapılan ayrımcılığın anayasaya aykırı olduğunu ilan etmiş. Ancak, Ruby Bridges anaokuluna başladığı yıllarda, birçok okul yüksek mahkemenin aldığı karara uymamış. Ruby'nin ebeveynleri, New Orleans'taki okullarda yapılan ayrımcılığa karşı çıkmışlar, fakat bunun bedelini çok ağır ödemişler: Babası işini kaybetmiş, çiftçilikle uğraşan büyükannesi ile büyükbabası topraklarından ayrılmak zorunda kalmış. 

Evli ve dört çocuk annesi olan bayan Bridges Hall, New Orleans'ta, demokratik değerleri; hoşgörüyü, saygıyı ve tüm farklılıkların uyum içinde yaşamalarını teşvik etmek amacıyla, “Ruby Bridges Vakfı”nı kurmuş. Barack Obama, okullarda ayrımcılığa karşı başlatılan mücadelenin 50. yıldönümünde, Norman Rockwell Müzesi’ni Ruby Bridges Hall ile birlikte gezmiş ve o tablonun önüne geldiklerinde: "Eğer siz olmasaydınız, ben bugün başkanlık koltuğunda oturmayabilirdim!” demiş.

Ruby'nin okula yürüyüşü, Amerika’daki iç savaşa kadar uzanan bir tarihin parçası olmuş. Abraham Lincoln'ün özgürlük bildirgesine ve ABD anayasasında köleliği kaldıran bir değişikliğin kabul edilmesine rağmen, Afrika kökenli Amerikalılar hiçbir zaman tam anlamıyla özgür olamamışlar. 1800'lerin sonlarına gelindiğinde ise, güney eyaletlerde yürürlükte olan "Jim Crow Yasaları", siyah tenlilerin kütüphaneler, okullar, toplu taşıma araçları ve yüzme havuzları gibi herkese açık sosyal tesisleri beyaz tenlilerle paylaşmalarını engellemiş..

Bilgi: Bu sütuna aktarılan bilgiler, "The Saturday Evening Post" adlı haftalık bir derginin Internet sayfasından edinilmişlerdir! 

kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası

KADI PINARI ADININ ORTAYA ÇIKIŞ ÖYKÜSÜ
VAHDETTİN ŞEN  
Öğretmen Vahdettin Şen
Saygıyla anıyoruz!

Yıllardır dillerde dolaşan Kadı Pınarı Mevkii' nin adı ile ilgili öyküyü yazıya yansıtıp bizlerle paylaşan emekli öğretmen Vahdettin Şen’e teşekkür ederiz!
Türkiye’de köyler, her köyde yer ve mevkii adları ve bu adların ilginç öyküleri vardır. Bizim köyde de böyle yer ve mevkii adlarından ilginç olanları var. Yalnız Mezar, Üç Kuyu, Kartal Kayası, Kaçkaç, Sivri, Kızıltepe, Cıncın, Ağıllar, Sığır Yolu, Bitlinin Ardı, Tosbağlık, Acı, Çoraklık, Çardağın Önü, Horhor, Yurt, Uçkuyu, Göcehöyük, Suvalgın gibi. Bundan başka Kör Çeşme, Göllü Pınar, Döndü Karının Pınarı, Kara Mustafa, Afırtlık, Kadı Pınarı, Gümüş Pınar gibi su kaynakları adları da vardır. Bu öyküde ben bunlardan birisini, Kadı Pınarı adının ortaya çıkış öyküsünü anlatacağım.

Göçebe Türkmenlerin yerleşik düzene geçtiği yıllarda Köşektaş denilen kayanın etrafına köy kurmaya, yurt tutmaya başlamış bizim köylüler. O zaman da şimdiki gibi su çokça önemli imiş. Her köy bir pınardan yararlanmak için su başlarını tutup o suyu kendi arazilerinin içine almak isterlermiş. Barak Köyü ile Köşektaş Köyü arasında bulunan bir dere yatağında orak sapı kalınlığında akan bir pınar varmış. Barak Köyü, dermiş, „bu su bizim“, Köşektaş Köyü, dermiş, „bu su bizim.“ Bir türlü anlaşamazlarmış. Kavga gürültü etmeden Anadolu insanının olgunluğu ile o devirde mahkemeye bakan kadıya baş vururlar. Kadı, bir gün verir; bunlara keşfe geleceğini söyler. O gün kadı gelir pınarın başına. İki köy haklı da toplanır.

Kadı, bir adam Barak köyüne, bir adam da Köşektaş köyüne gönderir ve ezan okumalarını ister. Amaç; hangi köyün ezanı duyulursa, pınar o köyün olacak. Başlarlar ezan sesi dinlemeye. Derken Köşektaş’ta okunan ezan duyulur. Kadı kararını „bu pınar Köşektaş’ın“ şeklinde açıklar. O günden sonra Köşektaşlılar pınara KADI PINARI adını verirler.
Köylüler toplanıp taştan bir oluk ve yine taştan oyma iki havt yaparlar, ayağına da bir göl kazarlar. O gün bu gündür Kadı Pınarı durmaksızın akmaktadır.

Bazıları da kadının akarı akarına, bakarı bakarına diye bir karara vardığını söylerler…


 

0 Yorum - Yorum Yaz
Teyyareler Köye İndi


Hüseyin Seyfi

Unutulmaya yüz tutmuş konuları, berrak bir dille yazıya yansıtarak, Internet ortamında manşetleştiren öğretmen Hüseyin Seyfi'ye çok teşekkür ederiz!
kosektas.net

Köyde kiremitli derme çatma üç binadan biri okul, biri sağlık- ebe evi, buna, köylü ‘ebe damı’ diyordu. Diğer kiremitli ev ise askerlik görevini yaparken gözlerini kaybeden Omar Emmi’ye devlet tarafından yaptırılmıştı. Bunlara bir de çinko kubbeli camiyi sayarsak biraz modern görünümlü dört bina. Bu modern görünümlü dört binadan dolayı köye iki uçak indiğine tanık olmuştuk.

Islak bir mart ayında dört kızdan sonra Doyduk Teyze’nin üçüz doğurduğu seneydi. Mahallede yedi sekiz yaşlarında birkaç çocuk bebekleri merak edip, Doyduk Teyze’nin evine bebekleri görmeye gitmiştik.

Bebeklere sevgi ile bakarken dışarda şiddetli bir gürültü işittik. Ara sıra köye gelen motorlu araçların gürültüsüne koşan biz çocuklar, bebekleri beşiklerinde bırakıp dışarı fırladık. Toprak evlerin tepeleri bir anda insanlarla dolmuştu. Gökyüzünde iki uçak alçaktan uçuyor köy üzerinde sanki şov yapıyordu.

İnsanlar uçaklara el sallıyor, şapkası olan yetişkin erkekler şapkalarını ellerine almışlar uçakları selamlıyorlardı. Bir iki kişi de bayrak gösteriyordu. Uçaklar gökyüzünde üç beş kilometre kadar uzaklaşıyor, tam ayrılacaklar sanıldığı anda geri dönüyorlar alçaktan köy üzerinde uçuyorlardı. Sonunda bu kadar kalabalığın merakını ve selamlayışını kıramadı uçaklar ve arka arkaya iki kuş gibi harman yerine indiler. O zamana kadar değil uçak, doğru dürüst makinalı araç bile görememiş çocuklar ve köylüler karşıya, harman yerine hücum ettiler. Uçaktan birer pilot inerek köylüleri, köylüler de onları karşıladı.

Çok geçmeden uçakların iniş nedenleri anlaşılmıştı. Köyü Hacıbektaş sanmışlar geçerken Hacıbektaş Veli Türbesini ziyaret etmek istemişlerdi. Ebe evinin iki bayrağı sağlık ocağı, caminin minaresiz kubbesi Hacıbektaş Veli Türbesi görüntüsü vermiş pilotlar köye inmişlerdi. Taşıt olarak sadece at arabalarının kullanıldığı bir zamanda, tüm köylü ilk ve son kez köye inen tayyare görmüşlerdi.

Hüseyin Seyfi


Gerçekte bu bahçe eteğinde çiçeği olan herkese açıktır. Çiçeği bu bahçeye dikmek için; çiçeğin sağlam, sağlıklı ve kaliteli olması, çiçeğin güzel kokması gerekmektedir.

Hem bir bütün olarak hepimizin, hem de ayrı ayrı her birimizin olan bu bahçeyi çiçeklerinizden mahrum bırakmayın! kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası