Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam49
Toplam Ziyaret665786
Klepetan ile Malena

Klepetan ile Malena, birbirlerine duydukları amansız aşk ile tüm dünyada tanınan bir leylek çifti. Klepetan, 2001 ile 2021 yılları arasında, kanadına isabet eden bir fişek sonrası uçma kabiliyetini kaybetmiş olan Malena ile çiftleşmek için, her bahar, Güney Afrika'dan Hırvatistan'a uçtu.

Hırvatistan, leylekler için çekici bir göç ülkesi; ülkeye her yıl yaklaşık 1.500 civarında leylek göçüyor ve kimi köylerde insanlardan çok leylek yaşıyor.

Stjepan Vokić, 1993 yılında, avcılar tarafından vurulmuş, bu yüzden uçma kabiliyetini kaybetmiş olan Malena'yı bulur, yarasını sarar ve bakımını üstlenir. 2001 yılında, Stjepan Vokić'in Klepetan adını verdiği bir erkek leylek Malena'yı ziyaret etmeye başlar. İzleyen yıllarda Klepetan, Malena ile çiftleşmek için, her bahar Hırvatistan'a göçer. Bir radyo izleme bandı aracılığıyla, Malena ile buluşmak için, Klepetan'ın her yıl, Güney Afrika'dan Hırvatistan'a, 13.000 kilometrelik bir yol katettiği belirlenir. Malena avlanamadığı için yavrularına Stjepan Vokić bakar; onlara yuva ve barınak yapar, onları besler. Çiftin toplamda altmış altı civcivleri olur.

Klepetan, 2019 yılının Mart ayında, Hırvatistan'a alışılmışın dışında erken göçer, Nisan ayında erkenden ayrılır, ancak yazın geri kalanında geri dönmez. Çoğu kimse, Klepetan'ın ölmüş olabileceğini düşünür, ancak o, 2020 yılının Nisan ayında, Malena'ya bir kez daha döner. 

Ancak Melena, 7 Temmuz 2021'de, yaşlılık ve doğal sebeplerden ötürü hayatını kaybeder ve dillere destan olmuş olan bu aşk hikayesi hazin bir şekilde sona erer.

Kaynak: Wikipedia, the free encyclopedia, Klepetan and Malena


Köşektaş Estetiği


Köşektaş Manzarası - 1980 - Tuval üzerine yağlıboya - 60 x 45.
Sizin hiç Köşektaş'la sevişirken çocuğunuz oldu mu?
Köşektaşlı resim sanatçısı Adnan Yalım'ın, 1980 yılının Temmuz
ortası ile Ağustos ortasını oluşturan zaman diliminde, bir
ay süren bir uğraşı sonrası, tuval üzerine yansıtmış
olduğu bir Köşektaş manzarası.
kosektas.net

SİZİN HİÇ KÖŞEKTAŞ´LA SEVİŞİRKEN ÇOCUĞUNUZ OLDU MU?


 
 
Adnan Yalım; bizim Pablo Picassomuz

Söylemek bile gereksiz. Her insanın bir zamanlar doğup büyüdüğü yer ve yöresine bir vefa borcu vardır. Bunun farkına varabilen vefakâr her insan, bu vefa borcunu herhangi bir şekilde ödemek ister. Kimi kalkar o yer ve yöresini anlatan öyküler yazar, kimi şiirler; kimi kalkar resmini çizer, kimi efsanesini; kimi de kalkar o yer ve yöresini anlatan nakaratlar dizer.

Şimdi, doğup büyüdüğünüz yer aşkına, kendinize, çok değil, az bir zaman ayırarak, bakıcı bir göz ve açık bir dimağla, o başyapıta bir kez daha bakın. Bakın ve tuval üstüne inceltilmiş yağlı boyayla çizilmiş her bir ögenin, resme nasıl yansımış, resme nasıl bir derinlik kazandırmış olduğunu görün!

Kuşkusuz bu resmi bu denli canlı, bu denli şeker kılan iki önemli etken var. Bu etkenlerden bir tanesi, Köşektaş ve doğasının, bakarken görebilenlere, sunduğu o muhteşem güzellik, bir tanesi de ressamın bir zamanlar doğup büyüdüğü yere olan aşkı ve sevgi bağıdır - ki, kim ne derse desin, bir yere duyulan aşk, bir yere olan sevgi bağı, bundan daha iyi ifade edilemez!

Köşektaş‘ın gözde köşelerinden birini yansıtan bu şaheseri çizme düşüncesi, Suat Güneş’in, 1980‘li yıllarda, İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Prof. Adnan Çoker Atölyesi’nde öğrenim görmekte olan Adnan Yalım’la olan sohbetlerinde, uzun yıllar ayrı kaldığı Köşektaş‘a olan özlemini dile getirmesi sonucu doğar.

Adnan Yalım, 1980 yılının Temmuz ortasında, tatil için gittiği Köşektaş’ta, hemen işe koyulur. Bir sabah erkenden kalkar, eline tuvalını, yanına da amca oğlu Kadir Özdemir‘i alarak, Mehmet Ağa’nın Çeşmesi‘ne gider. Resmi çizmeye, o gün orada başlar. Çizim işlemi tam bir ay sürer ve bu bir ay sonunda yaratmış olduğu bu şaheseri, İstanbul‘a götürerek, Suat Güneş‘e hediye eder.

Tüm bu olup bitenleri işittikten ve resme yeniden baktıktan sonra anlıyoruz ki, bir varlığı ya da bir manzarayı canlandıracak şekilde tuvala yansıtmak, kolay gibi görünse de, oldukça zahmetli bir iş. Ve yine anlıyoruz ki, bu resmi etkili kılan, onun betimlediği ya da betimler göründüğü görüntüler değil, içerdiği aşk, sevgi, hasretlik ve içtenliktir.

Ne tesadüftür ki, sanatçının sanatkâr babası da, 1955 yılında, Köşektaş’ın bir diğer gözde köşesini, hayali olarak, çizmiştir.

Umarız yakın bir gelecekte başka birileri çıkar Köşektaş’ı tepeden, daha başka birileri de cepheden çizer. Ne ki gidişat şimdilik pek öyle görünmüyor. Yine umarız ki, bir gün gelir, bu gidişat tersine döner. Neticede öyle olması gerekir zaten. Neticede de öyle olacaktır zaten. kosektas.net, Köşektaş Köyü Bilgisunum Sayfası. 20 Mart 2012.

Resim: Adnan Yalım, Köşektaş Estetiği - 1980, Tuval üzerine yağlıboya - 60 x 45.


Yorumlar - Yorum Yaz
Yaren Leylek Geldi

Nihayet, nihayet, Yaren Leylek, yaklaşık on bir gün gecikmeyle, geldi ve Adem amcanın teknesindeki yerini aldı!


Bursa'nın Karacabey ilçesinde Uluabat Gölü'nün kıyısındaki kırsal Eskikaraağaç Mahallesi'nin simgesi "Yaren" leylek, 12'nci yılında da gelerek kendisini bekleyenlerin gözlerini yollarda bırakmadı.

Önceki yıllarda mahalleye ulaşıp göl manzaralı yuvasına konduğu tarihlerin üzerinden yaklaşık 20 gün geçtiği için kendisini bekleyenleri endişelendiren Yaren ile eşi "Nazlı"nın gelişi, sevenlerini mutlu etti.

Balıkçı Adem Yılmaz ile kurduğu "dostluk hikayesi" ile tanınan Yaren leylek, göç mevsiminde Avrupa Leylek Köyleri Birliği üyesi Eskikaraağaç'a ulaşarak Yılmaz'ın kayığına kondu.

Kayığında Yaren'le "geleneksel" pozunu veren Yılmaz, yaptığı açıklamada, "Ayın 6'sından 15'ine kadar öldüm öldüm dirildim. Gelecek mi gelmeyecek mi hep merak ettim. Şükürler olsun geçen yıl geldiği tarihten 11 gün sonra döndü. Tüm sevenlerimizi köyümüze bekliyoruz. Ben ve köylüm çok memnun olduk Yaren'in gelişine. Mutluluğumu tarif edemem, çok sevindim." ifadesini kullandı.

Doğa ve yaban hayatı fotoğrafçısı Alper Tüydeş de geçen yıl Yaren geldiğinde havanın karlı olduğunu dile getirdi.

Kar ile karşılaşmamak için geciktiğini düşündüklerini aktaran Tüydeş, "Yaşı da var, ondan da korktuk artık gelememe ihtimali de var. Her sene bu ihtimalle uğurluyoruz onu. Neyse ki geldi. Bunca sıkıntılı, üzücü gündem arasında Yaren leylek umutla bekleyişin sembolü olmuştu ve sonunda hikaye bu yıl da gerçek oldu. Tüyü kadar ömrü olsun." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'yi Avrupa Leylek Köyleri Birliğinde temsil eden tek yerleşim bölgesi olan Eskikaraağaç, her yıl göç döneminde on binlerce leyleğin geçtiği bir göç rotası üzerinde bulunuyor. Mahalle aynı zamanda yerleşik leyleklere de ev sahipliği yapıyor.

12 yıl önce Uluabat Gölü'nde balık tutarken kayığına konan ve daha sonra Yaren adı verilen leylekle dostluğu başlayan Adem Yılmaz'ın tanık olduğu hikaye, Alper Tüydeş'in fotoğraflarını paylaşmasıyla uluslararası bir üne kavuştu.

Eskikaraağaç'ta ilkbaharda Yaren leyleğin gelişiyle turizm hareketliliği de yaşanıyor.

Karacabey Belediyesince kurulan kamera sayesinde "Yarenleylek.com" veya Youtube üzerinden kullanıcılar Yaren'in yuvasını izleyebiliyor.

Haber: Birgün Gazetesi